Sohbet açıcı

Konu Açma Teknikleri Part 1/4: Rölanti Yazışmalar

Muhabbetin akmadığı yazışmalar ikiye ayrılır. Biri, tarafların karşılıklı çabasına rağmen lafın lafı açmadığı Rölanti Yazışmalar, diğeri de bir tarafın zorlamasıyla konu açılmaya çalışılan Düz Kontak Yazışmalar. Biz bu yazımızda ilkini, yani Rölanti Yazışmaları tanıyor, bu duruma düşmemek için yapılması gerekenleri inceliyoruz.

Yazışmaloji’nin en başından beri, özellikle Twitter‘da en çok aldığım soru şu: “Kafalarımız çok uyuşuyor, ikimiz de gayret ediyoruz ancak muhabbet bir türlü akmıyor. Nerede yanlış yapıyoruz?”. İlacınız bende merak etmeyin. Ancak “konu açma konusu” çok uzun bir konu. Yazılarımı herkes okumasın ve fazla yayılmasın diye uzun yazan benim için bile uzun. O yüzden bir seri halinde yapacağım bunu. Hem söz verdiklerimi de daha fazla bekletmeyeyim. İlk yazımızda Rölanti yazışma özelliklerini, ve bir yazışmanın rölantiye düşmemesi için neler gerektiğini inceleyeceğiz.

Rölanti Yazışma Nedir?

Rölanti yazışmalar, yani bir türlü “olmayan da, ölmeyen de” yazışmalar. İki tarafın da yazışmayı sürdürme isteği, ancak bir türlü ileriye gidemeyişi rölanti yazışmaların ana karakteristiğini oluşturur. Samimiyeti ileri götürme çabası ilk akla geldiği gibi sadece flört yazışmalarının konusu değil. Kendini, patronunla/ öğretmeninle de rölanti yazışma yaparken bulabilirsin.

Öncelikle şu gerçeğe dikkat çekmek gerek. Yeni tanıştığın biriyle, 2 ay boyunca aynı samimiyetle ve sıklıkla yazışman imkansızdır. Seviye aynı KA-LA-MAZ. O iş ya olur, ya da kapanır. Yani Rölanti Yazışmalar kısa ömürlüdür. Ve sen konu muhabbeti ilerletme zorunluluğunu kendi omuzlarında hissediyorsan bu, haftaya inceleyeceğimiz Düz Kontak Yazışmalar yazısının konusu haline gelir. Fakat karşı tarafın da şans verdiği bir durumdan bahsediyorsak, en güzeli, en datlusu yazışmanın doğal bir seyirde akıp gitmesi. Karşıdakinin “senden soğuduğu” veya “fazla meraklı gibi göründüğünü düşündüğün” endişe anlarında, yani sohbet Rölantiye düştüğünde ise ne yapabileceğini bilmek, kendini rahatlatmanı sağlar. Ve yazışmanın seyri tekrar rayına oturur. Aşağıdaki taktikleri öğrenmen işte bu yüzden önemli.

Rölanti Yazışmaya düşmemek için neler yapmalıyız?

Rölanti Yazışmaya giden süreç, genelde şöyle işler:
Yazışma akmamaya başlar > Böyle çok sürmeyeceğini anlarsın > Bir şeyler yapman gerektiğini düşünürsün > daha hevesle tırmalarsın

Talepkar tarafın bariz olduğun bir yazışmada, karşındakinin seni daha düşük bir seviyede görmesine sebep olursun. Bunun daha ilk işaretleri hissedilmeye başlandığında (gittikçe daha kısalmaya veya geç gelmeye başlayan mesajlar gibi.) panik kaçınılmazdır. Panik de siz çekirgelerin en yanlış çıkarımı yapmasıyla sonuçlanır: “Demek ki yeterince çaba göstermedim.” Bok göstermedin. Asıl fazla çaba gösterdiğin için böyle oldu. Ama bu hatalı çıkarım yüzünden, daha da zorlarsın. Böylece karşıdakinin gözünde daha da düşersin. Böyle böyle makas giderek açılır.

rölanti yazışmada panikleyen biri
Uçurumdan düşmemek için, frene değil gaza basmayı seçen götü tutuşmuş bir çekirge örneği.
Dediği şeyi sallamamışlar, altını tekrar çiziyorMUŞ. AHAHAHA.

Yukarıdaki örnekte ihmal edilen önemli bir hap bilgiyle devam edelim: Yazışmada senin karşıdakinden etkilenmen, onun için etkileyici bir şey olmayabilir. Hatta fazlası negatiftir. Yüz yüze konuşmalarda, artık hormonlardan mıdır nedir, birinin bizden etkilenmesinden çok etkilenebiliyoruz. Ama yazışmada bunun işe yaradığı görülmüş şey değildir. Bu bilgi bi cepte dursun.

Eğer yine de bu paniği kontrol etmek mümkün. Yazacağın mesajın, gelen mesajın uzunluğunu geçmemesi(ya da çok geçmemesi diyelim) ilk dikkat edeceğin şey olsun. Muhabbeti sürdürmeye çalışırken ne yazılırsa yazılsın, karşı tarafa gösterilen önemin bir işaretidir ve seni hiç önemsemeyen birine, aşırı önem göstermek bayağı itici bir davranıştır. O yüzden yazacağın mesajların net bir max uzunluk limiti var, o da karşıdakinin yazdığı mesajların uzunluğu….

Örnek Yazışma İnceleme:

İleri Düzey Stalk Yapma Rehberinde bilgi edinmenin ne kadar önemli olduğundan bahsetmiştik. Şimdi de orada elde ettiğimiz bilgileri nasıl kullanabileceğimizi küçük bir örnekle görelim.

Önce yazışmayı, sonra kırmızı yazıları oku ki karışmasın. Konumuz müzik.

kötü rölanti yazışma örneği
Kurgu avcısı Sherlock’ları hiç yormayayım, evet kurgu. Daha iyi anlayın diye böyle yazıyorum heralde. Yoksa dümdüz tireli yazarım, maaşımı alırım. Bana fark etmez. Ben sizin için uğraşıyorum.

Neyse daha fazla tripli ingilizce hocasına bağlamadan devam edelim…

Örneğimizdeki ilk hatayla başlayalım. Karşıdaki elektronik müzikten hoşlandığını söylemiş, Spotify’dan stalk’unu yapmış da gelmiş arkadaşımız ise “Aaaa ne çok ortak noktamız var” dedirtebilme umuduyla sazan gibi atlamış. Stalk’tan edinilen bilgiler bu kadar spesifik verilmemeli. O mesaj yerine şöyle bir akış, her şeyin daha kolay olmasına sebep olurdu.

güzel whatsapp yazışma örneği

Bu yazışma daha mantıklı di mi? Naptık? Oltamızı attık, yemi de ucuna taktık.
Ne yapmadık? Yemi balığın ağzına sokmaya çalışmadık.
Böylece hem stalkladığımızı belli etmedik, hem de çok güzel bir tesadüf süsü verdik. Karşıdaki bilmeseydi o isimleri ne olurdu? Direkt bilmiyorumlu mesaja zıplardık, hiçbir şey fark etmezdi. Ya da kendi dinlediklerini sayardı. Sonuçta yazışma devam ederdi.
Ama tüm bunlardan daha da önemli bir şey yaptık mesajı böyle atarak… Karşıdakine konu açma fırsatı verdik.

Konu açmanın daha güzeli, konu açtırmak:

Eveeet. Rölanti yazışmalarda, karşılıklı bir istek olduğu için konu açmanın en güzel yolu, karşıdakinin konuyu açmasını sağlamaktır. Bunu da şu 4 noktaya dikkat ederek sağlayabilirsin…

1- Evet/hayır diye cevaplanabilecek soruların sayısını azaltmak.

Çünkü evet ya da hayır diye cevaplanabilecek sorular, sohbeti tıkar. Verilebilecek 2 cevap vardır ve sohbetin devamı için bunlar yeterli değildir.

2- Soru sorarken de sırf meraktan değil, cevapları tahmin ederek sormak.

Çünkü empati önemli, yazdığın mesajı sen alsaydın diyecek bir şey bulabilir miydin? Karşındaki kişiyle böyle paslaşarak yazışmak, onun da pası sana atarken rahatlamasına, soracağı soruların buna uygun olmasını sağlar.


3- Uzun uzun kendinden bahsetmeyerek

Uzun uzun kendinden bahsetmek yerine, genel konular hakkında konuşurken yeri geldikçe kendin hakkında küçük ipuçları vermek karşıdaki için daha ilgi çekici. Senin kendi kendini uzun uzun anlatma sebebin, karşıdaki seni tanımak istediği için şımarman ve ne kadar etkileyici olduğunu ispatlamak istemen. Yapma 🙂


4- Maksat konuşmak olsun diye, karşıdakini çok uzun şeyler anlatmaya zorlamayarak.

Çünkü bu, yutması büyük bir lokma gibi gelebilir. Örneğin “Eeeee sizin sınıfta yok mu acayip tipler?” sorusu, önce sınıftaki herkesi düşünmeyi, acayipliklerini gözden geçirmeyi, anlatmaya değmeyecek anılarını elemeyi ve en fenası da tüm bunları yazmasını istemek olduğu için kafa açmış olursun. O yüzden bir şekilde tek bir kişiden bahsetmeye başlamasını sağlayıp, doğru frekansta bir tepkilerle “Onu anlatınca şu da geldi aklıma…” ya da “Ondan daha da komiğini anlatayım…” gibi küçük adımlar asıl kovalanması gerekendir.


Bu noktaya kadar, yazışmanın Rölantiye girmemesi için gerekli bilgileri verdik. Tüm bu temel noktaları aklımızın bir köşesine yazdıksak pratik yapmaya başlayabilirsin. Çok ihtiyacı olduğunu düşündüğün birilerine atmayı, bahsetmeyi unutma. Yetmediyse şuradaki şeyleri de okuyabilirsin, yardımı olur.

Halihazırda Rölantiye düşmüş yazışmaların kurtarma teknikleri de gelecek yazımın konusu olacak.

O zamana kadar muah.