Samimiyet Nedir? Yazışarak Nasıl İlerletilir?

Yazışmaların %90’ında amaç samimiyeti ilerletmektir. Zaten daha samimi olmayacağımızı bilsek yazıştığımız kişilerin çoğuyla muhabbeti hemen keserdik. Peki samimiyet nedir ve nasıl ilerletilir? Neden genelde tıkanır?

Evet kış uykusu bitti. Uzun bir aradan sonra, en çok soru aldığım konulardan biriyle ilgili tekrar karşınızdayım. Mesaj kutum kış boyunca “Hiçbir sorun yok ama samimiyeti ilerletemedik” mesajlarıyla doldu. Burada dikkat ederseniz, sorun konu açamamak, muhabbetin tıkanması, kafaların uyuşmaması değil. Çok uzun bir süre aynı samimiyet düzeyinde kalarak heyecanın kaybedilmesi. Ben de bunu üzerine bir yazının siz yazışmaloglara faydalı olacağını düşündüm.

Bu durumu aşmayı öğrenmeden önce, samimiyet denen şeyi daha iyi kavramamız gerekiyor.

Samimiyet aslında nasıl bir şeydir?

Öncelikle, iki kişi arasındaki samimiyet düzeyi daima doğrusal bir çizgi izlemez. İnip çıkarak dalgalı bir seyir izler. Yani şunu demek istiyorum: DM’den yürüyüp 3. gün siz hitabından sen hitabına geçmeniz, artık karşıdakinin siz diye hitap etmeyeceği anlamına gelmez. Ya da +18 şakalara güldüğünüz patronunuz, ertesi hafta “ne münasebet” moduna geçebilir. Bunun sebebi, iki tarafın ruh hallerinin içsel ve dışsal nedenlerle sürekli değişim göstermesidir. O gün ters tarafından kalkmıştır tersler, ya da keyfi çok yerindedir tersleyeceği şeyi o an terslemez. Yazışırken bunu (demezse) bilemeyiz. Bu da bizde karşı tarafın dengesiz olduğuna dair bir kanaat oluşturur. Lakin bu tamamen yazışmanın azizliğidir.

Tabii ki samimiyet denen şeyin bir minimum ve maksimum noktası vardır. En yakın arkadaşınız keyfi kaçık diye size “sizli bizli” mesaj atmaz. Ya da 1 hafta önce tanıştığınız flörtünüz keyfi çok yerinde diye size Kobra Murat gibi yükselmez.

Mumbarını yediklerim.

Güzel olansa bu min ve max noktalarının esnetilebilir olmasıdır. Ancak sadece minimum nokta esnerse soğuk ve sıkıcı bir izlenim, sadece maksimum nokta esnerse de yavşak bir izlenim bırakmamıza sebep olur. İşte bu maksimum ve minimum noktalar arasında kalan bölge, Samimiyet Alan Derinliğidir. Bizim samimiyeti ilerletmek dediğimiz şey de sanıldığı gibi max noktayı öteye taşımak değil, bu aralığı genişletmektir.

Samimiyet Alan Derinliği

Yukarıdaki çizelgeye bir bakalım. Aklımızda birini canlandıralım. Bu kişiyle yapabileceğimiz en aşırı muhabbete 10 üzerinden bir puan verip sağ tarafa yazalım. Yapabileceğimiz en aşırı muhabbetlere de tahmini 10 üzerinden bir puan verip sıfırdan başlayacak şekilde sol tarafa doğru bir noktaya koyalım. Bu sağdaki ve soldaki değerlerin arasındaki genişlik, bizim samimiyet dediğimiz şey.

İyi yakınlık kurabilmek her ne kadar öyle sanılsa da samimiyet alan derinliğinin maksimum noktasıyla ilgili değil, min ve max noktalarının arasındaki genişlikle ilgilidir. Çünkü zamanla farklı ruh hallerinde birbirleriyle iletişime geçecek kişiler için, mininum samimiyet noktası ile maksimum samimiyet noktası o kişiye gösterilebilecek tahammül seviyesine işaret eder. Kısa zamanda çok samimi olabilmiş kişiler için, minimum noktası nispeten yüksek kaldığı zaman, örneğin “Napıyorsun” mesajına gelecek sadece “İyi” mesajı, karşıdakinin o kişiyle olan ilgili heveslerini de bitirecek güce ulaşabilir. O kişiyle hep yavşamak isteyecektir, çünkü o ana kadar hep öyle olmuştur. Kapito? O kişiyle ne kadar samimi olduğunuzu düşünseniz de, oturup 2 ciddi muhabbet yapamazsınız. Bu durum, aradaki iletişimi koparmaya hazır bir bomba gibi bekler. Kaçınılmaz olarak da başa gelecek olan budur. Çünkü taraflardan biri illa ki bir gün doğru ruh halinde olmayacaktır.

Tam tersi bir örnekle daha iyi anlayacaksınız. Yani minimum noktanın aşırı geniş, maksimum noktanın yetersiz olduğu tam tersi durumlar. Çok saygılı ve seviyeli bir yazışan iki kişi düşünelim. Hatta daha rahat canlanması için bunun bir öğretmen ve öğrenci olduğunu düşünelim. 5-6 aydır sürekli olarak öğretmeniyle belli bir seviyenin üstüne çıkmamış biri, bir gün tek bir mesajla haddini aşabilir. İşte o had, maksimum noktadır ve tüm kerteriz’in tamamen değişmesine neden olur. Tüm bu sebeplerden iki kişiyi samimi yapan aslında o kişiyle ne kadar aşırı muhabbetlere girilebildiği ya da ne kadar resmi takıldığın değil, bunların arasında gidip gelebildiğin alan derinliğidir. Senin en samimi olduğun kişiler yeri geldiğinde sana ciddi cevapları verebilen, yeri geldiğinde de en aşırı muhabbetleri yapabildiğin kişilerdir. Çünkü zaman çok ilginçtir ve mutlaka ama mutlaka kişileri farklı yerlerde, farklı ruh hallerinde iletişim kurmaya zorlar.

Samimiyet Alan Derinliği kavramını bilale anlatır gibi anlattım. Anlaşıldığını varsayarak devam ediyor, biraz da bunun nasıl genişletilebileceğini anlatalım.

Samimiyeti Alan Derinliğini Artırmak

Hepimiz yukarıdaki çizelgeyi farkında olmasa da kullanırız ve bir denge gözetiriz. Bu eşyanın tabiatıdır. Yukarıdaki çizelgede max noktası +8 civarında bulunan iki kişi için, minimum nokta da o civarlarda bir yerlerde olması beklenir. Çok rahat her türlü taşak muhabbetini yaptığınız birine, zamanlar en ciddi sırlarınızı da vermenizde bir gariplik kalmamaya başlar. Sadece çok ani hareketler yapmamaya dikkat edilir. Hayatını kurtardığın biriyle irtibatını koparmazsan sizli bizli konuşma aşaması oldukça kısa olur. Çünkü karşıdakinde kredin olduğunu hissedersin. Bu da güven verir. Ancak iki tarafın da artı ya da eksi yönde bir çaba içinde olmadığı durumlarda, bu aralık bir yerlerde takılıp katılaşabilir. Bu durum biraz yeni yapılmış pudinge benzer. mevcut halinle çok hareketsiz kalırsa, katılaşmaya başlar ve sonradan daha samimi olmak çok daha zorlaşır.

Kişiyle min ve max noktaları belirlemek için herhangi bir formül yok, tamamen göz kararı ve doğru değeri atamak zamana yayılan bir süreç. Yine yukarıdaki çizelgede düşünürsek, kişiyle yazışırken o saat içinde tek bir nokta belirlenebilir. Atıyorum o gün yazışmanızda sticker alışverişi olmuştur. buradaki değere +2 demişsinizdir. Ertesi gün eski bir travmasından bahsetmiştir. 0’ın soluna doğru 3 puan verirsiniz. Ertesi hafta yavşaklık tarafında +7’niz vardır. Öbür gün size bir sır verir ve sol tarafa 6 gelir vs. vs. Sağa ve sola en çok uzatabildiğiniz değerleri atayıp, aradaki genişliği gözlemek en faydalısı olacaktır. Bunu zaten hepimiz yaparız ancak bilinçsizce yaptığımız için bu kadar farkında olmayız.

Samimiyet Alan Derinliğinin Kullanımı

Bu genişliği belirledikten sonra kullanmanın yöntemlerinden bahsetmek lazım biraz da. Minimum noktayı genişletmek ile maksimum noktayı genişletmek aslında özünde birbirinin aynısıdır. Haddini bilerek haddi hafif hafif aşmak, ve bunu yeni normal haline getirmek gereklidir.

Maksimum noktayı genişletmek çoğu kişinin farkında olduğu ve gayret ettiği bir şey olsa da, minimum noktayı yani resmiyeti de artırmak genelde ihmal edilen bir noktadır ve lazım olmadıkça akla gelmez. Çünkü kimse çok aşırı uçlarda muhabbetler yapabildiği kişi için, arada ciddi konular olursa o tonda da konuşabilmeliyim diye düşünmez. Bunun beynin insan ilişkilerindeki o çok umutlu ve iyimser tavrından kaynaklandığını düşünmeden edemiyorum.

Bir örnekle ilerleyelim. Bir tamirat işinin halledilmesi için karşıdakinden bir iyilik isteyeceğiz. Kendisiyle “sözde” çok samimiyiz ancak ev arkadaşlığı hadisesi daha çok taze. O yüzden bizim için skalanın Yavşama taraflarında daha ağırlığı hissedilen bir kişi. Eski bir dost ancak hiç böyle bir iş yaptırma durumları yaşanmamış.

Yukarıdaki örnekte çok samimi olduğunu düşünen ancak skalanın sol tarafıyla hiç işi olmamış iki kişiden yazışma örneği var. Halbuki teklifi yapan kişi için, hiç de bu kadar aşırı ve rahat muhabbet edemediği bir kişi, bu teklifi kabul edebilirdi. Şimdi böyle bir yazışma gerçekleştiren iki kişi için, reddedilen kişiden, reddeden kişiden aynı tonda bir talep geldiğinde resmi bir tavır beklemek yanlış olur. O yüzden karşılıklı olarak insanlar değişse de olsa da, tek bir yazışma bulunur ve minimum maksimum noktaları sabittir. Peki resmiyet tarafını genişletebilmek için ne yapmak gerekir? Öncelikle o anki kez ve kertede ne noktada olduğumuzu belirleyip, söyleyeceğimiz şeyin üç aşağı beş yukarı skalanın neresinde olduğunu düşünerek. Yani o an yazışmanın hangi değere sahip olduğunu belirleyip, o değerden 1-2 puan yüksek bir şey söyleyerek bunu yeni normal haline getirmek gerekir.

Her şeyde olduğu gibi bunda da sabırlı olmak şarttır. Diyelim ki son örnekteki yazışma seviyesi başlarda sağ tarafta +8 civarı bir değerdedir. Ancak ikinci kısım da -2 -3 ciddiyette sayılabilecek bir konudur. Burada bu tepkiyi yaratan ve reddedilmemize sebep olan şey, arasındaki devasa sayılabilecek atlamadır. Hele minimum noktanın bu kadar yüksek olduğu yazışmalarda, -2 -3 civarını yazışabilmek için, önce 0 eşiği aşılmalıdır. O konu da oraya yavaş yavaş gelir, getirilmelidir. Karşıdakinin kombiyle ilgilenebilmek için ikna etmek, kertenin başlangıcından itibaren gözetilmesi gereken bir konudur. Çünkü hatırlarsanız, maksimum ve minimumdan bağımsız her kertenin skaladaki yeri başkadır. Mevzu hiç çok sağ tarafa gitmeden, direkt sola yakın başlamak, istenen etkiyi verecektir. Tam tersi taraftan aynı yazışmanın bu dediğim halini görelim bir de.

Israrla sağa tarafa doğru genişletilmeye çalışılan yazışmayı, baştan itibaren +2 +3 civarında tutarak işleri nasıl kolaylaştırdığımızı örnekte görebilirsin. Buradaki püf noktası, istediğimizi aldıktan sonra yazışmayı karşı tarafın istediği seviyeye direkt olarak çekmektir. Böylece “acımaz” ve bir sorun olmadığı hissettirilir. Bu küçük şeyle aşılan hafif had, iyi gün dostunu aynı zamanda kötü gün dostuna çevirebilecek ilk adımdır. En baştaki “Eh” cevabı yavşama tarafıyla ilgili bir şeydir ve herkese yazılabilecek bir şey değildir. O yüzden yazışmanın Samimiyet Alan Derinliğini değerlerini iyi belirlemek gerekir. Bunu bilmek ve gözetmek mucizeler yaratmaz ancak uzun süre boyunca akılda tutarak hareket etmek, istenen değişimlerin gerçekleşmesini sağlar. Tıpkı bu sitenin tümünde yer alan konular için geçerli olduğu gibi. Skalanın sağ tarafında yapılacak genişlemeler ise tamamen daha önce gördüğümüz Sivri Kasmak gibi tekniklerle alakalıdır. Yazışmanın seyrinde olabilecek farklılıkların, yazışmanın önüne geçmesini engellemek için en güzel silah da özgüvendir. Uç noktalara gitmiş bir konuşmanın bile, özgüvenle toparlanabileceği düşünüldüğünde özgüvenin önemi ortaya çıkar. Bir önceki kertede ters cevaplar verdiğin birine, sonraki yazışmalarınızda “SANA GURBAN OLAM BEN BE” yazmak, tepki gelirse bile durumu idare edebilmek özgüven işidir.