“Yazıştığı var mıymış?”
Bir birliktelik öncesinde tarafların birbirlerine sürekli denemeler yaptığı, birbirini yokladığı bu döneme flört dönemi denir. Günümüzde de daha ileri aşamalara geçebilmenin yolu yazışmadan geçer.
İnternet devrimi ve dijitalleşerek değişime uğramış şeyler arasında flörtleşme ayrı bir yere sahiptir. Genel persfektifle bakınca milyonlarca yıldır aynı şekilde kurlaşan hayvanlar da düşünüldüğünde, insanın sürekli yöntem değiştirmesi eşsizdir. İnsan çok zekidir ancak pek planlı yaşadığı söylenemez. Değişimlerin kaynağı ve sebebi büyük oranda kendisiyken, ne olup bittiğinden pek bir haberi olduğu söylenemez. 2-3 yıl sonrayı öngörebilme konusunda oldukça başarısızdır. Avcı-toplayıcı günlerimizden kalan bir alışkanlık olsa gerek, bulduğumuzu kullanmayı, eksikliğini hissettiğimizi aramayı hiç bırakmıyoruz.
Seçici cinsiyetin karşısına bir özelliğiyle çıkan her canlı gibi (Tavuskuşunun tüyleri, bülbülün ses telleri vs.) güçlü olanın hayatta kaldığı doğa koşullarında var olmaya çalışıyoruz. Bir kişinin numarasına ulaşıp Whatsapp’ta bir şey yazıp karşısına çıkmak da tam olarak bu durumun farklı bir versiyonudur. Hünerleri gösterme sahasıdır.
Flört yazışmaları, gerçek hayata kıyasla işleri çok kolaylaşmış olsa da kendi zorluklarını da beraberinde getirir. Örnek olarak heyecandan sesinin titremesi artık sorun değilse de, çok başka noktalar incelenmeyi hak eder. Genel tanımlarla başlayalım.
Bu dönem, tarafların kendini ispatlamaya her zamankinden çok uğraştığı, gerginliklerin görünür değil, kişilerin kendi içlerinde yaşandığı saçmasapan bir konuşma çeşididir. Zar zor açılan konular, iki tarafında aşırı temkinli olma çabası, daima “Daha çok isteyen” bir tarafın varlığı bu gibi konuşmaların olmazsa olmazlarıdır.
Flört yazışmalarında, gerginlikler hiç ortaya çıkmaz demek yanlış olur. Ancak o da tüm umutların tükendiği sonuçlar yaratır. Çünkü kopmaya hazır taraf, bunu aradığı fırsat olarak görüp, kesin kararını bu gerginlik üzerinden verecektir. Bu kararın da olumlu olması imkansıza çok yakındır.
Dijital ortamlarda kimse ne olduğu gibi görünür, ne de göründüğü gibi olur. Bunun olması da imkansızdır. Hepimiz iki farklı kişiliğe sahibiz (En az). Dijital dünyalardan tanışıp gerçek hayatta gördüğünde şok yaşayanlar da bu sebepten yaşar. Sabahlara kadar yazıştığı kişi için kafasında oluşturduğu imaj, gerçeğe uymuyorsa o “Çok iyi biri” kanısı önemsizleşir. Ancak daha ileri ilişki aşamaları için gerekli olan samimiyet bariyerleri de aşılmıştır artık.
Bu dönemin garipliklerinden bir diğeri de, sırf profil fotoğrafında yakışıklı/güzel bulunan birine, gerçekten de öyleymiş gibi davranmak. Çünkü beynimiz bu ikisinin ayrımını yapmayı bilmez. Fotoğrafı güzelse, arada açıp bakılıyorsa, bu yazmaya devam etmek için gerekli motivasyonu fazlasıyla sağlar.
Flört esnasında bahsedilen konular aslında günlük hayatla aynıdır. Ama kafalar çok farklıdır. Çünkü bilgi güçtür ve iki tarafın da elinin altında internet bulunur. Örneğin Whatsapp’ta ya da Instagram’da flörtleşmeye başlanan birinin sorulan müzik grubunu bilmeme ihtimali yoktur. Bilmiyorum deniyorsa da bu şey ya Google’da yoktur ya da bakmaya değer görmediğini ifade etmeye çalışıyordur. İşine gelince Anaksimandros’un arkhe olarak gördüğü şeyi kim bilmez ama değil mi?
Flört konuşmaları palavralarla doludur. Yaş ortalamaları düştükçe herkes haftasonu motorsikletle fotoğraf turlarına çıkan deli serkeş biri olup çıkıverir. Olduğu kişiyi değil, olmak istediği kişiyi karşısındakinin beğenisine sunar. Bu da kendini olduğundan büyük göstermek için kabaran tavuskuşlarını anımsamamıza sebep olur.
Az önce bahsedilen etkileme refleksi insana sonsuz sayıda şeyler yaptırabilir. Ama genelde aşırı sonuç odaklı düşünmek, günü kurtarmakla sonuçlanır ve uzun soluklu neticelenmez. O gün havalı gelmek için bir nebze abartılan şeylerin, hava olduğu anlaşıldığında o ilk havadan eser kalmaz. Bu çok hassas bir dengedir. Bu gibi konuşmalar da zaten bu gerginlikle birlikte yürür. Bu gerginliği yönetebilmek de yazışmalojik bilgi ve tecrübeyle mümkündür.